"Altınbank hedefinde sapma yok"
Geçen yılın ilk aylarında kuyumcular olarak Altınbank kurmak istediklerini açıklayan İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık, “Bu hedefimizde en ufak bir sapma yok. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, BDDK, TMSF ve Merkez Bankası yetkilileriyle görüşmelerimiz oldukça olumlu ilerliyor” dedi.
Her biri altınla oynuyor diye kuyumcuların finansal sorunları yok sanılıyor ama aksine en fazla finansal problemlerden birini kuyumcular çekiyor. Çünkü altın da bir finans aracı. Bu nedenle bu değerli madenin ticareti için ciddi anlamda finansman gerekiyor. Bu yıl beşinci göreve yılını icra eden ve iki dönemdir dört bin aktif üyesi bulunan İstanbul Kuyumcular Odası’na başkanlık eden Mustafa Atayık, yıl başında yaptığı açıklamada kuyumcuların finansal sorunlarına çare olmak için Altınbank’ı kuracaklarını açıklamıştı. Türkiye’de uzun yıllardır bir mevduat bankası kurulmasına izin verilmiyor. İhtisas bankaları konusunda ise yine çok sıkı süreçler işletiliyor. Bu anlamda İKO’nun işi de çok kolay olmayacağa benziyor. 6N+ Magazine olarak Altınbank’ın kurulmasında hangi aşamaya gelindiğini, kuyumcuların finansal sorunları için alternatif ne tür çözüm önerileri olduğunu, yastık altı birikimlerin ekonomiye kazandırılması konusunda atılan adımların nasıl sonuçlar verdiğini ve önümüzdeki süreçte neler yapmak istediklerini Mustafa Atayık’la konuştuk. Ortaya keyifli bir sohbet çıktı.
MURAT CEM
Yılın ilk çeyreğinde Altınbank’ın kurulacağını ve BDDK ile belli bir aşamaya kadar gelindiğini açıkladınız. Ancak bu konu ile ilgili açıklamaların devamı gelmedi. Altınbank konusu hangi noktada tıkandı? Bankanın kurulması konusunda yaşanan sıkıntılar neler? Kurulmaması ya da ertelenmesi gündemde mi?
Biz, bu bankanın piyasadaki bankalardan çok farklı, ihtisas bankası olmasını istiyoruz ve diğer yandan güçlü kurumsal bir ortaklık yapısı oluşturulmasına özen gösteriyoruz. Şu anda 47 bankamız var, farklı bir yapı kurgulanmayacaksa 48’inci banka olmanın bir anlamı yok. Yurtdışında örnekleri var. Dijital ve kooperatif bankacılığı temelinde şekillenecek bir ihtisas bankası kurmak istiyoruz. Bu projemiz devam ediyor, banka işleri tercihler ve hedeflere göre şekillenen ve bu kararlara göre ilerleme sağlanan projelerdir. Herhangi bir tıkanma söz konusu değil. Takdir edersiniz ki Türkiye’de olmayan bir bankayı kuruyoruz. Bu nedenle bankanın teknik ve mevzuat açısından altyapısının iyi kurgulanması gerekiyor. Biz, bu süreçte devletin ilgili kurumları ve sektör paydaşlarımızla defalarca bir araya geldik, verimli istişarelerde bulunduk. Sürecin sağlıklı ilerlemesi için tüm bu görüşmelerimizi kendi içimizde gerçekleştirdik ve dışarıya hiçbir duyurusunu yapmadık. Altınbank kurma hedefinde en ufak bir sapma yoktur. Meslektaşlarımız da finansal destek açısından bu konuya oldukça sıcak yaklaşıyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımız, BDDK, TMSF ve Merkez Bankası yetkilileriyle devam eden görüşmelerimiz oldukça olumlu ilerliyor. Altınbank kurma konusunun ertelenmesi hiçbir zaman gündemimizde olmadı ve olmayacak. Devam eden bir süreç söz konusu.
Kuyumculuk sektörünün yaşadığı kredi ve finans sorunlarına çare olmak amacıyla Altanbank’ı kurmak istediğinizi söylemiştiniz. Kuyumcuların bu sorunları devam ediyor mu? Sorunlarda eksilme ya da çoğalma var mı? Kuyumcu esnafının şu anki durumu nedir?
Altınbank’ın, kuyumculuk sektörünün yaşadığı kredi ve finans sorunlarına çare olacağı yönündeki görüşümüz aynı şekilde önemini ve yerini koruyor, bu tür kredilerde yaşanan sıkıntılar, altın arzının yeterli olmamasının da getirdiği ek maliyetlerle devam ediyor. Yıllık yüzde 3 olan başlangıç faiziyle kredi kullanan sektör mensubumuzun bir yıllık vade sonunda bir kg altın kredisi için ödeyeceği faiz 30 gram altına karşılık gelirken, bankalar şimdilerdeki faiz değişiklikleriyle yıllık yüzde 7 ile yüzde 11 arasında değişen faiz oranlarıyla 1 kg altın kredisine karşılık, 70 gram ile 110 gram arasında altın talep etmektedirler ki, maliyetlerimizi birebir etkileyen bu taleplerin yanı sıra; kredi komisyonu, kredi kullandırma bedeli adı altında maliyeti artıran unsurları gündeme getiriliyor. Kredi kullanım aşamasında değerinin çok altında teminat karşılığı ipotek edilen gayrimenkuller nedeniyle de defalarca teminat tamamlama çağrısı yapılıyor.
YASTIK ALTI SEFERBERLİĞİNİ DESTEKLİYORUZ
2022 yılının şubat ayında açıklanan yastık altı altınların ekonomiye kazandırılması sistemi dört ayaklı olarak planlanmıştı. Bir ayağında vatandaş, bir ayağında Merkez Bankası ve bankalar, bir ayağında altın rafinerileri ve bir ayağında da kuyumcular olacaktı. Kuyumcular, bu süreçte nasıl bir yol izledi?
Bilindiği üzere rafineri firmalarımız, birkaç yıldır bankalarla altın toplamaya çalışıyor. Kurum olarak yastık altında atıl duran altınların ekonomiye ve finans sistemine katılması yönünde atılmış adımlarını doğru buluyor ve destekliyoruz. Ancak, çok iyi niyetle başlatılmış olan bu çalışmaların hedefine ulaşması için bu çalışmalara, vatandaşla iyi bir iletişime sahip olan Türkiye’de sayıları 35 bini bulan tüm kuyumcu mağazalarımızın katılımının gerekli ve zorunlu olduğunu değerlendiriyoruz.
Kuyumcular üzerinden sisteme giren altın miktarı konusunda bir çalışmanız var mı? Hedeflenen rakama ulaşılabildi mi, ulaşılabileceğini düşünüyor musunuz?
Bugüne kadar yapılan tüm tahmin ve projeksiyonlarda yastık altında 5 bin ton altından söz ediliyor. Tüm dünyadaki yıllık altın üretim miktarının 2-3 katı değere ulaşan bu değerin (Yaklaşık 280-300 milyar dolar) ekonomiye kazandırılmasının önemi ortadadır. Ülke olarak bunun 2 bin 500 tonunu toplasak bile büyük bir rakam olur. Ancak, son yıllarda yapılan tüm çağrılara ve çalışmalara rağmen yastık altından çıkan miktarın beklentilerin çok altında kaldığını söyleyebiliriz. Ancak süreç, Hazine ve Maliye Bakanlığı ve Merkez Bankası kontrolünde yürütüldüğü için toplanan altın miktarıyla ilgili bir rakam telaffuz etmemiz çok doğru olmaz.
Kuyumcuların bu konudaki genel tavrı nasıl?
Meslektaşlarımız, yastık altı konusuna sıcak yaklaşıyor. Yıllardır zaten işleri gereği hurda altın dönüşleri konusunda vatandaşlara hizmet veriyor. Sürece de katkı sunmak istiyor.
Vatandaşa en yakın olan kesim olarak, burada başarı şansını nasıl görüyorsunuz?
Yastık altı ile ilgili çalışmaların hedefine ulaşması için sürece tüm kuyumcu mağazalarının dahil edilmesi gerekiyor. Kurulmasına öncülük ettiğimiz Altınbank’ın yastık altı birikimlerinin ekonomiyi kazandırılmasına büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Biz, bu bankayla yetkilendireceğimiz ve sayıları 40 bini bulan tüm kuyumcularımızı bir şube gibi kullanmak istiyoruz.
Sizce bu sistemde ters giden bir durum var mı? Varsa bu nedir?
Bildiğiniz üzere bizim bu konuda YAY-SİS diye hazırladığımız bir projemiz var ve zamanı geldiğinde devreye alınmak üzere bekliyor. Çok basit, temelinde kuyumcular ve güven var. Bu projemiz ile Altınbank projesi entegre edilecek, entegre çalışacaklar. Biz böyle bir sistem içinde en önemli unsurun kuyumcular ve güven olduğunu değerlendiriyoruz. Bizden bu konuda bir çalışma yapılması istenildiğinde, rafinerilerimizin başlattığı bu yöndeki projelere ilave olarak içinde olmak istemediğimizi çok açık bir ifade ile yetkililerimize söyledik. Rafinerilerimizin geliştirdikleri benzer sistemler söz konusuydu bizi arayan her kuyumcumuzu biz bu sistemlere dahil olmaları konusunda teşvik ettik, yardımcı olmaya da devam ediyoruz; ancak biz şu an için sistemin dışında kalma düşüncesindeyiz, yeni bir sistem geliştirme amacımız yok, bu konuda kararlılığımızı koruyoruz.
Şu an en çok satılan kuyum türü gram altın olarak görünüyor. Hatta Karadeniz bölgesinde gramın dörtte bir ağırlığına sahip yani “çeyrek gram” diye tabir edeceğimiz altınların çok daha fazla tüketildiği belirtiliyor. Bunun sebepleri nelerdir? Alım gücünün gerilemesi dışında başkaca sebepler var mı?
Alışkanlıklarımızın, örf ve adetlerimizin sürdürülmesi, tasarruf bilinci olanlara yeni enstrümanlar sunulması, alım gücüne göre yeni pazarlama stratejileri olarak değerlendirebilirsiniz. Son zamanlarda son teknolojik gelişmeler, güvenli üretime duyulan ihtiyaçlar da dikkate alınarak bu türden üretimler çeşitlenmektedir.
Şu an insanlar yatırım amacıyla mı altın alıyorlar, yoksa düğün dernek gibi daha önce kendilerine takılan altınları geri vermek amacıyla mı alımlar gerçekleştiriliyor?
Daha çok yatırım amaçlı satın almaların öne çıktığını söyleyebiliriz.
Altın için her zaman güvenli liman tabiri kullanılır. Özellikle kriz dönemlerinde altının fiyatı yükselir ve işlem hacmi artar. Şu an piyasalardaki hareketlilik nasıl? Kuyumcu esnafı bu süreçten memnun mu?
Pandemi sürecinin ardından işler, yavaş yavaş rayına girmeye başladı. Ertelenen taleplerin de devreye girmesi ve bu yıl gurbetçi vatandaşlarımızın da gelmesiyle birlikte iç piyasada geçen yılki düğün sezonu kadar olmasa bile bir hareketlilik oluştu. Bir de altının fiyatlarının iniş ve çıkışlı olduğu dönemlerde sadece yatırımlık olarak tabir edilen Darphane ürünü sarrafiye, ziynet ve gram altınlarında işlem miktarı artar. Bu ürünlerinin kuyumculuk vitrini ve tezgahlarında yeri yüzde 5 oranındadır. Asıl kuyumcuların iştigal alanı olan takı ve mücevher ürünlerindeki alışveriş ise olumsuz etkileniyor. Bu nedenle kuyumcular, fiyatların dalgalı seyrinden ziyade stabil olmasını isterler.
ALTIN MUHASEBESİ SİSTEMİ’NE DÖNÜLSÜN
Kuyumcuların şu an yaşadıkları sorunlar nelerdir?
İç piyasada sektörün önünü tıkayan ve gelişmesini engelleyen en önemli konu Altın Esaslı bir Muhasebe sisteminin olmamasıdır. Uygulamada yaşanan sorunu bir örnekle şöyle açıklayabiliriz: 2021 yılı sonunda altının gramı, 781 TL’ydi, bugün ise 1.000 TL bandında. Söz konusu durum gümüş ve diğer değerli metaller için de geçerlidir. Devletimiz, fiyat yükseldiği için bize kar ettiniz ve aradaki farkın vergisini verin diyor. Böylece, kuyumcularımız da yıl sonunda arada oluşan fiyat farkından dolayı gelir vergisi ödemek zorunda kalıyor. Halbuki, kazancımız sadece ürünlerin üzerindeki işçilik payından oluşuyor. Bu da firmaları ister istemez kayıtdışına gitmek zorunda bırakıyor. Biz, şu anda uygulanan Enflasyon Muhasebesi yerine Altın Muhasebesi Sistemi’nin geçilmesini istiyoruz. Aslında, Altın Esaslı Muhasebe’yle ilgili 2003 yılında yürürlüğe giren 4842 Sayılı Kanun ile 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 38’inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenerek çözüm getirilmişti. “Sürekli olarak işlenmiş altın alım-satımı ve imali ile iştigal eden mükellefler, altın satış tarihindeki İstanbul Altın Borsasında oluşan has altın değeri ile satılan mamulün has altın maliyet bedeli arasında oluşan farkı, maliyet bedeline ilave ederler. Söz konusu fark, bilançonun pasifinde özel bir fon hesabında izlenir. Bu fon, sermayeye ilave dışında herhangi bir suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, o yılın kazancına dahil edilerek vergiye tabi tutulur. Bu mükelleflerin kullandıkları yabancı kaynaklara ait gider ve maliyet unsurlarının sadece ilgili dönemde ayrılan fonu aşan kısmı gider kabul edilir.” Ancak, 01.01.2004 tarihinden itibaren enflasyon düzeltmesi uygulamasının getirilmesi nedeniyle söz konusu hüküm yürürlükten kaldırılmıştır. 2003 yılında çıkarılan yasal düzenleme ile Altın Esaslı Muhasebe uygulamasının önünü açılmış oldu. Söz konusu düzenleme örnek gösterilerek Altın Esaslı Muhasebe uygulaması tekrar başlatılabilir. Oda olarak en çok mesai harcadığımız konu bu. Altın Muhasebesi talebimizi Hazine Bakanımız başta olmak üzere tüm ilgili kurumlar yakından biliyor, hepsi de olumlu bakıyor. Ancak, talep ettiğimiz düzenleme bir türlü yapılamıyor.
İstatistiksel olarak baktığınızda kuyumculuk sektöründeki rakamlar bize neyi anlatıyor?
Türk kuyumculuk sektörü, 158 ülkeye ihracat yapan potansiyeliyle desteklenmesi gereken stratejik sektörlerin başında geliyor. Bugün kuyumculuk deyince ihracat ve yurtiçi satışlarla yıllık yaklaşık 17-20 milyarlık bir büyüklükten söz ediyoruz. Türkiye, bu alanda Çin, ABD, Rusya ve Hindistan ile dünyanın en büyük 5 pazarından biri konumunda. Türkiye, aynı zamanda İtalya ve Çin ile birlikte dünyanın en önemli üç üreticisinden biri. Son verilerle yıllık ihracat hacmi 7,5 milyar dolara ulaştı. Kuyumculuk, yaklaşık 40 bin işletme ve yan hizmet sektörleriyle en az 300 bin kişinin istihdam edildiği ve toplamda en az 1,5 milyon kişinin ekmek yediği stratejik ve lokomotif bir sektördür.
Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Yönetim olarak piyasada taşların yerli yerine oturması ve ticaretin sağlıklı yürütülmesi amacıyla önemli adımlar atıyoruz. Biz, proje ve hizmetleri yürütürken, altın takıda iç piyasa ve ihracatta ulaşılan başarının bir benzerinin pırlantalı ve renkli taşlı mücevherde de yakalanmasını hedefliyoruz. Bu vizyon ışığında geçtiğimiz aylarda duyurusunu yaptığımız Türkiye Gemoloji Laboratuvarı GLT ile Diamond Services DS arasındaki işbirliği hayata girdi. Artık, Oda’mız Çemberlitaş Merkez Binası’ndaki laboratuvarımızda pırlantayla sentetik taşları (CVD-HPHT) ve renk iyileştirilmesi yapılmış taşlar kısa süre içerisinde yüzde 100 doğruluk payıyla analiz edilebiliyor. Üstelik, GLT-DS Diamond Services Laboratuvarı’nda üretilen sertifikalar, ‘Pırlanta Sertifikası, Mücevher Sertifikası, Renkli Taşlar Sertifikası, Sentetik Pırlantaları Sertifikası’ tüm dünyada geçerlidir. Ayrıca, laboratuvarda üretilen sertifikalarda son güvenlik teknolojilerinin yanı sıra talep edilmesi durumunda. Meslektaşlarımıza sertifikayla birlikte 360 derece video/fotoğraf çekimi hizmeti de veriliyor.