Kuyumcuların kotayla sınavı!

Açıkça belirtmek gerekir ki sektör mensupları, atölyelerinde işleyerek sonrasında ihraç etmek veya iç pazarda değerlendirmek için aldıkları altınları, ödediklerinden daha yüksek bir katma değerle yeniden satıyor. Yani dövizle gelen ithal altın, hiçbir zaman kaybolmuyor

Kuyumcuların kotayla sınavı!

ÇAĞLAR DOĞU

Türkiye’de cari açık fazla çıkınca gözler hemen enerji maliyetleri ve altın ithalatına çevriliyor. Seçimlerin ardından ekonominin A Takımı, cari açıkla mücadele kapsamında artış trendindeki altın ithalatını hedef seçti. İçeride vatandaşlarının da artan talebinin de etkisiyle ekonomi kurmayları, çözümü altın ithalatını kısmakta, yani kotayı getirmekte buldu. Yetkililer, bu kararı alırken eş zamanlı olarak ithal altın takı ve mücevhere yüzde 20 ek yükümlülük getirmek suretiyle ihracatçı firmaları desteklemeyi sürdürecekleri mesajını vermeyi de unutmadı. Ancak, alınan bu kararlar, Türk kuyumculuk sektöründe büyük bir şaşkınlıkla karşılandı, piyasanın moral ve motivasyonunu alt üst etti. Çünkü, sektör benzer bir uygulama ve hammadde sıkıntısını zaten seçim öncesi yaşamış, iç piyasa ve ihracatta zor günler geçirmişti. Kota nedeniyle hammadde ihtiyacının dünya piyasalarının çok üstünde bir fiyatla karşılamak zorunda kalan ihracatçı firmaları, bu fiyat farkını müşterilerine anlatmakta çok zorlandı. Birçok atölye, bu süreçte zorunlu olarak üretimi durdurmuş, aldığı siparişleri karşılayamaz noktaya gelmişti. Zaten, dünya pazarlarında cüzi karlarla çalışan sektör, yüksek altın fiyatları nedeniyle ya müşterilerini kaybetmemek amacıyla maliyet ve altı fiyatla çalışacak, ya da işlerini ötelemek zorunda kalacaktı. Seçim sonrasında ise piyasadaki ikili fiyat ortadan kalkmış ve işler normale tam normale döndüğü bir sırada alınan bu kararlar, sahada ‘Biz, bu filmi daha önce yaşadık’ sözleriyle karşılık buldu. 

Sektörün temsil kurumları, altın ithalatına kota düzenlemesinin olası negatif yansımalarını medya organlarından yüksek ses ile gündeme getirdi. Televizyon, gazete ve internet medyasında, kararların ihracata ve üretime etkilerinin katlanılmaz bir noktaya gelebileceği, ileri aşamada kuyumculuk mesleğinin icrasının bile tehlikeye düşebileceğine vurgu yapıldı. Nitekim, İstanbul Kuyumcular Odası Başkanı Mustafa Atayık, alınan kararların hemen ardından katıldığı bir ekonomi kanalı canlı yayınında, kota nedeniyle kuyumculuk yapamayacak hale gelebilecekleri uyarısında bulundu ve açıklamasını şu sözlerle sürdürdü.

''Kuyumculuk, 40 bin işletmesiyle 250-300 bini doğrudan olmak üzere aileleri ile birlikte 1,5 milyon kişinin ekmek kapısı. Kapalıçarşı ekolüyle dünyada nam salmış geliştirdiği özgün ürün ve koleksiyonlarıyla ekonomiye en çok katma değer yaratan sektör özelliğini taşıyor. Kuyumculuk, kg da 3000-5000 dolar ortalama 4000 dolar ile en yüksek katma değer yaratan bir sektör. 27 sektörün ihracatının kg değeri 1,44 dolar iken bu sektörün ihracatının kg değeri 600-700 dolar seviyelerindedir, takip eden sektör savunma sanayi sektörü ihracat kg değeri 40 dolarlar civarındadır. Türk kuyumculuk sektörü zamanında sipariş tesliminde dünya birincisi, ihracatta dünya ikincisi, üretimde dünya üçüncüsü, pazar payında dünya beşincisi ve dünya mücevher pazarının %7 si üzerinde bir paya sahip. Eğer, sektörümüz kota nedeniyle uluslararası fiyatlardan farklı fiyatlarla ham madde temini zorunda kalırsa firmalarımızın hem yurt içindeki üretimi azalır, hem yurt dışındaki rekabet şansı azalır. Ayrıca, kota nedeniyle piyasada oluşan ikili fiyat, perakende esnafımız ile altın ve altın takı alışverişi yapan vatandaşlarımızı da olumsuz yönde etkiliyor. Ne yazık ki bu durum, vatandaş ile esnaf arasında fiyat bazlı tartışmaları gündeme getiriyor ve yurt içinde altın, son tüketiciye pahalı satılmış oluyor.

Sektör, ‘Finans Hesabı’ üzerinden takip edilmeli


İKO Başkanı Atayık, altının ülkemizde yatırım aracı olarak kullanıldığı için devlet tarafından takibinin de "Cari Hesap" üzerinden değil, "Finans Hesabı" adı altında olması gerektiğine dikkat çekti.

“Sektörümüz, iç pazar ve ihracattaki potansiyeliyle desteklenerek stratejik sektörler arasında alınması gerekirken, her ekonomik önlemde gündeme gelmesi bizi fazlasıyla üzmektedir. Bizim ham maddemiz kıymetli maden ve kıymetli taş, bunları temin yollarımız; yurt içi üretimler, hurda dönüşü ve bunlardan artı kalan ham madde ihtiyacı da ithalat ile karşılanır. Ayrıca, ithalatın hepsi bizim sektörümüze ait değildir. Bu konu da yanlış bilinmektedir. Tüm bu nedenlerle altın, ülkemizde yatırım aracı olarak kullanıldığı için takibinin de ‘Cari Hesap’ üzerinden değil, ‘Finans Hesabı’ adı altında olması gerekiyor.”

Siparişlerimiz iptal oluyor


Kota nedeniyle ihracatın durma noktasına geldiğini belirten Mücevher İhracatçıları Birliği MİB Başkanı Burak Yakın, yükselen hammadde maliyetleriyle ihracatçı firmaların aldıkları siparişleri tek tek iptal ettiklerini söyledi.

“Bu kararlar, Toplamda altına erişim maliyetinin artması ihracatçı firmaların maliyetlerini de artıracağı için küresel pazarlardaki rekabet gücümüzü olumsuz etkiler. Kota uygulanmasıyla Türkiye’nin tüm sınırlarından kaçak altın girmesinin önünü açar. Bu da hem sektörümüze, hem ülkemize zarar verir. Bankaların elinde olan altını ihracatçıya kiloda 1750 dolar farkla satıyorlar. Bunun işçiliği de var. Bizim dünya standartlarda altın getirmemiz lazım. Kazanan net bir şekilde bankalar oluyor. Dünyada altın 65 bin dolarken Türkiye’de 67 bin dolar. Bu hak mıdır? Kuyumcular, üretimlerini kapatma noktasına geldi.  Toptancımızın kapasite belgesi yok, belge olmadan DİR ile nasıl altın getirecek? ABD, Çin, Suudi Arabistan ve Kazakistan’dan DİR kapsamında altın getiremiyoruz. Miami’deki fuardan tonlarca sipariş aldık, kota sonrası hepsi iptal oluyor. Meksikalılar geldi. Bizdeki örneği gördü. Bu şartlarda ABD pazarı Meksika’ya geçer. Bu karardan vazgeçileceğini düşünüyorum.”

“Kartlı satışlar, ihracat sayılmalıdır!


İhracatçılar Birliği Başkanı Yakın, açıklamasında yurt içinde yabancı kredi kartlarıyla yapılan satışların da ihracat hesabına eklenmesi gerektiğini vurguladı.

“Yabancı kredi ile büyük miktarlarda alışveriş yapılıyor. Yurt dışından getirilen her ürün ithalatımıza ekleniyor. Ama buradan çıkan ürünlerimiz maalesef ihracatımıza yansımıyor. Buradaki harcama hizmet ihracatından sayılıyor. Sektörümüzün dış ticaret dengesi doğru verileri içermiyor. Mikro ihracat ve yabancı kredi kartı harcamalarının da ihracatımıza yazılması lazım. Şu an 6-7 milyar dolar ihracatımız gözüküyor. Ama aslında en az 15 milyar dolar ihracatımız var.” 

Kota kararı yumuşatıldı


Altına kota kararının ardından sahada yükselen tepkileri kamuoyunda dile getiren aralarında İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkanı Mustafa Atayık, Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) Başkanı Burak Yakın, İTO Kuyumculuk Komitesi Başkanı Ercan Özboyacı ve sektörün önde gelen isimlerinin yer aldığı bir heyet, bu kapsamda Merkez Bankası’nda yetkililerle bir araya geldi. Katılımcılar tarafından verimli geçtiği ifade edilen toplantıdan sonra Ankara, kota kararını gevşetti, ihracatçı firmaların hammadde ihtiyacını dünya fiyatlarıyla iki kamu bankasından karşılaması yolunu açtı. Ancak, sektör mensupları yapılan bu düzenlemenin de piyasadaki sıkışıklığı çözmekten uzak olduğunu, firmaların altına daha rahat ve hızlı erişimi için sürece özel bankaların da dahil edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Son gelen bilgilere göre ekonomi kurmayları, bu talebe de sessiz kalmadı ve kuyumcu firmalarının altın ihtiyacını karşılamak amacıyla kamu bankalarının yanı sıra altın bankacılığı konusunda uzmanlığı olan bazı özel bankalar ve bazı katılım bankalarına da bu yetkiyi verdiği ifade ediliyor.

Peki, altın cari açık oluşturmuyor mu?

İlk etapta bu soruya ‘Evet’ ya da ‘Hayır’ deyip kestirip atmak zor olsa da işin detayına indiğimizde önümüze çok farklı bir fotoğraf çıkıyor. Kuyumcuların yıllık altın ihtiyacı yaklaşık olarak 270 ton civarında. Son 29 yılın istatistiklerine bakıldığında yıllık, ortalama 160-165 ton altın ithal ediliyor. Ülkemiz madenlerinde yıllık 42 ton altın çıkıyor, hurda dönüşü 68 ton, geriye kalan miktar ise ithalat yoluyla karşılanıyor. Türk kuyumculuk sektörü, dünyada çok büyük bir oyuncu ve alanında gerçek bir oyun değiştirici. Açıkça belirtmek gerekir ki sektör mensupları, atölyelerinde işleyerek sonrasında ihraç etmek veya iç pazarda değerlendirmek için aldıkları altınları, ödediklerinden daha yüksek bir katma değerle yeniden satıyor. Yani dövizle gelen ithal altın, hiçbir zaman kaybolmuyor. Bir döngü içerisinde piyasada yer değiştiriyor. Bugün, vitrinde ışıl ışıl gördüğümüz altın takı ve mücevherin gerisinde yüz binlerce çalışanın olduğu devasa bir sektör var. Bir mücevher, vatandaşla buluşmadan önce 18 ayrı noktadan geçiyor. Altın levhayla başlayan yolculuk, usta ellerde görseli mükemmeli bulan ve göz kamaştıran bir takıya dönüşüyor. Cari açıkla mücadele kapsamında ithal altına kota konulurken, Türkiye’nin ihracatta en yüksek katma değeri üreten bir sektörünün bir anlamda hareket kabiliyetini azaltarak, önünün kesildiği bilinmelidir. 

Öte yandan, ülkemizde ihracatçı firmalarımızın yanı sıra dünyanın çeşitli ülkelerinde uygun fiyatlarla topladığı takıları, daha yüksek fiyatlarla ihraç ederek pazarlayan firma ve markalarımızın da olduğu unutulmamalıdır.