Meditasyon hakkında doğru bilinen üç yanlış

Yaklaşık son 20 yılın global anlamda en popüler kelimelerinden biri meditasyon. Yeni Çağ akımının, adı yerli yersiz en çok anılan konseptlerinden. Peki, genelde ne sanılıyor meditasyon ve aslında ne? Meditasyon hakkında doğru bilinen en yaygın üç yanlışı sizler için listeledik.

Meditasyon hakkında doğru bilinen üç yanlış

MELİSA ÖZÇAKIR

Yaklaşık son 20 yılın global anlamda en popüler kelimelerinden biri meditasyon. Özellikle de 2000’li yılların başından beri ‘kişisel gelişim’ adı altında çığ gibi büyüyen, yaşam ve birey arasındaki ilişkiye dair mantıklı mantıksız her türlü iddiaya ev sahipliği yapan sözlü ve yazılı Yeni Çağ akımının, adı yerli yersiz en çok anılan konseptlerinden. Peki, genelde ne sanılıyor meditasyon, ve aslında ne? Meditasyon hakkında doğru bilinen en yaygın üç yanlışı sizler için listeledik. 

- Meditasyon bir yeni çağ safsatası.

- Meditasyon yapabilmek için önce zihin boş olmalıdır.

- Meditasyonu düzenli uygulamak yaşamda pasif olmayı öğretir. 

Meditasyon aslında “derin düşünme” ya da “odaklanma” anlamına gelen, çok jenerik bir kelime. Ve dolayısıyla, akla gelebilecek her şey üzerine aslında meditasyon yapabiliriz. En geniş anlamıyla meditasyon, içinde türlü uygulama ve pratikleri barındıran bir şemsiye terimdir.

Zihinsel esenlik kapsamında odaklanılan şey çoğunlukla ‘şimdi’ ve ‘şimdiye ait her şey’dir. Çünkü şimdi, tüm zamanların denge noktasıdır ve dengeli bir zihin, en çok şimdiye ait olarak yaşayan bir zihindir. 

Şimdide yaşamak demek geçmişi ve geleceği yok saymak değil; hem tüm zamanları gereğince kapsayabilmek hem de şimdiye-odaklı olmak demektir. 

Meditasyon, yaşamı sanata çeviren bir öz-bakım aracıdır ve özellikle de günümüzün stres işgalinde 7’den 70’e hepimizin zihinsel ve duygusal dayanıklılığı için acil olarak edinilmesi gereken bir beceridir. Peki meditasyon hakkında doğru bilinen hangi yanlışlar bu uygulamanın değerini çoğu insanın gözünde düşürüyor?

 

1) Meditasyon bir yeni çağ safsatası değil, antik bir uygulama

Bir zihinsel odaklanma egzersizi olarak meditasyonun yüzyıllar içinde tarihlendirilmesi çok kolay olmasa da, Hindu Veda’ların meditasyon tekniklerini tanımladığı en erken yazılı kayıtların M.Ö. 1500’lere denk gelmesine referansla diyebiliriz ki meditasyon bir yeni çağ ürünü değil, en azından 3500 senelik bir uygulamadır. Geçmişte de, günümüzde olduğu gibi türlü disiplin ve uygulamayı kapsayan bir şemsiye terimdi. Fakat geçmişte, meditasyon uygulaması genelde bir inanç ürünü ya da bir ritüel disiplini olarak yapılırdı. Bugün ise herhangi bir inançtan uzak, tamamen seküler bir egzersiz olarak yaşamlara dokunan çok değerli bir alışkanlıktır.

 

2) Meditasyon yapabilmek için asıl şart önce zihnin boş olması değil, kişinin kendi zihnine tepkisiz olması

Düşünce üretmek, zihnin doğasıdır. Bir zihin sakin çalışabilir, ama boş olamaz. Zihinden düşünce üretmeyi durdurmasını beklemek, bir insandan nefes almamasını beklemek kadar mantıksız ve gerçek dışıdır. 

Meditasyonda sorumluluk kişidedir, zihinde değil. Zihin düşünce üretir üretmesine, ama o düşünceyi orada kesip durdurmak ya da onunla ilgilenip devamını getirmek kişinin kontrolüne kalır. Düşüncelere kolayca kayan dikkati zihin içinden alıp zihnin dışında duyulara koymak, zaman içinde kişinin becerisi haline gelir. 

 

3) Meditasyon yaşamda pasif olmayı değil, daha verimli şekilde aktif olmayı getirir

Meditasyon aslında, her şeyi yapmayı çok iyi bilen zihne, birazcık da ol’ma halini öğretme egzersizidir. Bu yapma olma dengesini kurmak için pratik sırasında hem bedende hem zihinde kasıtlı bir tepkisizlik hali uygulanır. Şimdi’nin aktif bir katılımcısı olmak yerine, pasif bir gözlemcisi olmak gibi. Fakat bunun amacı, hayatta pasif olmayı öğrenmek değil, hayatta daha verimli şekilde aktif olmayı öğrenmektir. Daha iyi yapabilmek için, önce olmak.