HAFTANIN KİTAPLARI

Son günlerde yayımlanan ve dikkat çeken kitaplardan bir seçki hazırladık.

HAFTANIN KİTAPLARI

MURAT TOKAY

Yeni çıkan kitaplardan bir seçki hazırladık. (28 Kasım-4 Aralık)

Okuma, yeniden okuma üzerine…

Elde Kalem- Tim Parks

Tim Parks, Elde Kalem kitabında, edebiyatın temel sorularına dair çarpıcı denemelerle okurları düşünsel bir yolculuğa çıkarıyor. “Bir kitabı neden sevmeyiz? Başkaları neden sever? Yeniden okumak ne kazandırır? Daha iyi bir okur olmak mümkün mü? Eğer öyleyse, nasıl?” gibi sorular, bu zengin ve ilham verici çalışmanın temelini oluşturuyor. Romanları ve kurmaca dışı eserleriyle de tanınan Tim Parks’ın kitap ve okuma kültürü üzerine yazılarına Türk okuru, Ben Buradan Okuyorum (Metis Yayınları) adıyla çevrilen eseriyle aşinadır. Parks, yeni kitabında da sadece bir yazar ve çevirmen olarak değil, aynı zamanda bir edebiyat denemecisi kimliğiyle karşımıza çıkıyor. Okuma alışkanlıklarımızın nasıl şekillendiğini, kitapları algılama biçimimizin yazma süreciyle olan bağlantılarını ve çevirinin edebi anlamdaki etkilerini derinlemesine ele alıyor. Elde Kalem, okuma ve yazma süreçlerini sorgulamak, yazılı sözcüklerin gücünü anlamak isteyenlerin mutlaka başucunda bulundurması gereken bir kitap. Alfa Yayınları, 359 sayfa

Kitabın ilk cümlesi: “Benim sevdiğim kitapları başkalarının neden sevmediğine genelde fazla kafa yormam… Öte yandan başkalarının ne sevdiği meselesine saatlerce kafa yorarım. Ve sürekli olarak aynı soru çıkar karşıma: O kitapları nasıl beğenirler?"

Yazarların dünyasına açılan bir kapı

"Yazanların Okuma Kültürü" – Mehlika Karagözoğlu Aslıyüksek
VakıfBank Kültür Yayınları'nın dikkat çekici çalışması “Yazanların Okuma Kültürü”, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın önde gelen isimlerinin okuma alışkanlıklarını ele alıyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’dan Adalet Ağaoğlu’na, Sezai Karakoç’tan Oğuz Atay’a, edebiyatımızın usta yazarlarının okuma tercihlerini ve kitaplarla kurdukları özel bağları gözler önüne seriyor. Okuma kültürü üzerine derinlemesine bir inceleme sunan kitap, okuyucusunu “Kimler hangi kitaplardan esinlendi?” ve “Zamanla okuma biçimleri nasıl değişti?” gibi sorular üzerinde düşünmeye davet ediyor. 424 Sayfa – VakıfBank Kültür 

Berger’ın gözünden hayatın detayları

"Yaranın Sayfaları" – John Berger
John Berger, “Yaranın Sayfaları” adlı eserinde, şiir, çizim ve fotoğraflar aracılığıyla hayatın en ince detaylarına dokunuyor. Ölümden, basit görünen ama derin anlamlar taşıyan küçük şeylerden bahseden bu kitap, bir çaresizlik duygusunun içinde yükselen şiirlerle okuyucusuna farklı bir bakış açısı sunuyor. Cevat Çapan’ın Türkçeye kazandırdığı eser, okurun Berger’ın dünyasına şiirlerin rehberliğinde bir yolculuk yapmasını sağlıyor: “Almakta da ustayızdır biz. / Yıldönümlerini alırız ayrılırken / tırnağın biçimini / uyuyan çocuğun sessizliğini…” 104 Sayfa – Metis Yayınları

Kitabın ilk cümlesi: "On iki yaşımdan beri, yapabileceğim başka bir şey yoksa, şiir yazarım. Şiirler bir çaresizlik duygusundan doğar. Güçlerinin kaynağı da budur. … Şiirler gerçekler karşısında çaresizdirler. Çaresizdirler, ama dayanıksız değillerdir, çünkü her şey onlara karşı direnir. Kararlara değil ama sonuçlara adlar bulurlar.”

Bitmeyen bir bekleyişin kahramanları...

"Belki Yaz Erken Gelir" – Yekta Kopan
Yekta Kopan, yeni öykü kitabı “Belki Yaz Erken Gelir” ile okurunu uzun bir bekleyişin tanığı yapıyor. Aile, yitip giden hayaller, eşikte kalma halleri gibi temaları işleyen yazar, masalsı ve ironik bir dille hayatın gerçeklerine ayna tutuyor. Yazı bekleyenler, yolun sonunu bilmeyenler ve bitmeyen bir bekleyişin kahramanları bu kitabın sayfalarında hayat buluyor. Kitapta 40 öykü yer alıyor. 168 Sayfa – Can Yayınları

Kitabın ilk cümlesi: "Kozalaklarla dolu bir ormanda ilerliyorduk. Parmak uçlarında yürü, yoksa büyüyü bozarsın, dedi dayım. Yüzü anneannemin yüzüne benziyordu. Köyün umutsuzlarına kurşun dökmekten yoruldum, diyen anneanneme."

Gündelik anların sessiz güzelliği

"İsimsiz Kafe" – Robert Seethaler

Robert Seethaler’in etkileyici romanı “İsimsiz Kafe”, yola çıkma dürtüsünü ve sıradan insanların yaşamlarından doğan büyük hikâyeleri konu alıyor. Yazar, gündelik hayatın detaylarını belleğimizde uzun süre yer edecek karakterlerin gözünden işleyerek, savaş sonrası Avrupa’nın dönüşümüne ışık tutuyor. 1966’da Viyana’da, İkinci Dünya Savaşı’nın küllerinden doğan bir şehirde geçen roman, bir kafenin sadece bir mekân değil, hayat hikâyelerinin kesiştiği bir nokta olduğunu gösteriyor. Aşka, kayıplara, mutluluklara ve yaşam mücadelesine dair bu hikâyeler, Seethaler’in insan ruhunu derin bir empatiyle ele alan kalemiyle büyüyor. 286 Sayfa – Timaş Yayınları

Kitabın ilk cümlesi: "Robert Simon, eşini savaşta kaybetmiş Martha Pohl ile paylaştığı daireden bir pazartesi sabahı dört buçukta çıktı. 1969 yazının sonlarıydı ve Simon otuz bir yaşındaydı."

Bir intikam hikâyesinden fazlası

"Zarlar" – Ahmet Altan

Ahmet Altan’ın Zarlar romanını okumaya durduğunuzda sizi dili ve kurgusuyla hemen içine çeken bir metin karşılıyor. Roman 1900’lerin başlarında İstanbul’da geçiyor. Çoğunlukla Sinop Cezaevi, İskenderiye ve İstanbul arasında geçen romanın karakterleri gerçek tarihi kişilikler: Ziya, biraderi Hakkı, Topal Tevfik… Mahmut Şevket Paşa suikastında adı geçen bu isimlere meraklıları tarih kitaplarından aşina. Ahmet Altan sadece tarih anlatmıyor tabi, “insan ruhunun doğal karmaşası”nda bir yolculuğa çıkarıyor. İnsan ruhunun katlarını tek tek açarak gerçeği arıyor.

Ahmet Altan’ın Silivri Cezaevi’ndeyken yazdığı üç kitaptan biri olan Zarlar’ı; yazarın yaşadıklarından, dönemin siyasal ve toplumsal olaylarından bağımsız yorumlayamayız.

Neden tarihten bir konuyu kaleme getirdiğini Anlamak için bir makaleden paylaştığım şu alıntı işimizi kolaylaştıracaktır:

“Mahmut Şevket Paşa Osmanlı Sadrazamı ve Harbiye Nazırıdır. Tarih içerisinde hem askeri hem de siyasi yönden birçok eleştirilere maruz kalmıştır. Askeri açıdan Arnavut isyanları sırasında ki sert tavrı, Trablusgarp ve Balkan Savaşları sırasında aldığı kararlar, siyasi açıdan ise İttihat ve Terakki Fırkası ile ilişkileri tartışılmıştır. Onun meclis ve mebuslar üzerinde de baskın bir kişiliği vardır. İttihat ve Terakki Fırkası’na yakın tavrı nedeniyle İttihatçı olarak algılanmış ve 11 Haziran 1913’de otomobili ile Harbiye Nezareti’nden Babıali’deki görevine giderken bir suikasta uğramış, kısa süre içerisinde de ölmüştür.
İttihat ve Terakki Fırkası için Mahmut Şevket Paşa suikastı siyasi bir fırsat olarak değerlendirilmiştir. Kendi rakiplerinin bir kısmını bu suikast ile ilişkilendirerek cezalandırmışlar ve İstanbul’dan uzaklaştırmışlardır. Osmanlı Tarihi açısından ilk planlı suikast girişimi olarak da nitelendirilen bu suikasta farklı kesim ve görüşten pek çok kişi katılmıştır…”

208 Sayfa – Everest Yayınları

Kitabın ilk cümlesi: "Ziya gibi koyu bir karanlığı içinde taşıyarak doğan bir ruhu şekillendirmek için, sıradanlığın çok dışına taşan bir kişilik, sınırları kanla ve şiddetle belirlenmiş bir hayranlık ve sert darbeler gerekiyordu. Bir kalıba sokulması çok zor olan bu ruhu, kendi doğasına uygun biçimde eğitmek ağabeysi Arif Bey için kolay oldu."