"Türkiye ‘taht’a çıkabilir"

Mücevher İhracatçıları Birliği Başkanı Burak Yakın: İtalya bir dönem sektörün lideri konumundaydı. Biz şu an önlerine geçmeye başladık. Şu anda tüm ülkeler Türkiye’nin sektörde ses getirdiğinin ve liderliğe doğru gittiğinin farkında. Sektörümüz bu potansiyele sahip.

"Türkiye ‘taht’a çıkabilir"

Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) Başkanı Burak Yakın, 1973 İstanbul doğumlu. Daha ortaokul yıllarında Ka­palıçarşı’da sektöre adımını attı. Usta çırak geleneğiyle hem mücevher yapımını hem de ti­caretini öğrenmiş bir isim. Türk mücevher sektörünün duayenlerinden Nadir Tütüncü’nün yanında çalışma hayatına adım atan Burak Yakın mesleğin incelikleri­ne vakıf olmakla geçen yılların ardından Nadir Metal Rafineri’nin yönetim kadrosunda yer aldı. Rafinerinin CEO’luğunu yaptı. Yakın, sektörle ilgili birçok dernek ve kuruluşta yer aldı. 2018-2022 yıllarında İstanbul Kuyumcular Odası (İKO) Başkan Yardımcılığı görevin­de bulundu. Nisan 2022’den bu yana da Mücevher İhracatçıları Birliği’nin başkanlığını yapıyor. Burak Ya­kın’la mücevher sektörünü ve geleceğini konuştuk.

MURAT CEM

muratcem@6nmagazine.com

Türkiye’nin mücevher ihracatı son yıllarda yuka­rı yönlü bir ivme kazandı. Küresel ekonomideki dalgalanmaya rağmen ihracattaki büyümeyi neye bağlıyorsunuz? Altının her zaman güvenli liman olarak görülmesinin, bu yükselişteki etkisi nedir?

Pandemi ve Rusya-Ukrayna krizinin en çok etkilediği sektör olan mücevher sektöründe, küresel ekonomi­deki dengelerin değişmesinin yarattığı olumsuzluk­ların üstesinden gelmek adına, üretim ve ihracatın artarak devam etmesi için yoğun mesai harcıyoruz. Yaptığımız çalışmalar, Ocak-Eylül 2022 döneminde, geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 7 ora­nında bir büyüme kaydetmemizi sağladı. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) son 12 aylık ihracat ve­rilerine baktığımızda, yüzde 35 ile ülkedeki ihracat büyümesi en hızlı olan sektörlerden biri olduğumuz görülüyor. Yılın dokuz ayında toplam 4 milyar 171 mil­yon 206 bin dolar ihracat yaptık. Özellikle işlenmiş ürün kategorisinde artış var, bu da bizi çok mutlu edi­yor. Ülkemizin dünya kuyumculuk sektöründe fark yaratmasına ve liderliğe ulaşmasına katma değerli ürünlerin etkisi büyük olacaktır. Türk mücevherinin yeni pazarlara ulaşması ve dünyada hak ettiği konu­ma erişmesi hedefiyle çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz. Özellikle ülkemiz şartlarında altının aynı zamanda bir tasarruf aracı olduğu gerçek, an­cak özellikle en çok ihracat yaptığımız pazarlar olan Körfez Bölgesi (BAE, Suudi Arabistan, Kuveyt) ve ABD’de tasarruf etkisinin çok önemi yok. Gelir arttık­ça altın gibi lüks tüketime talebin arttığını gözlemle­diğimiz için bu konuda gelirin daha önemli bir etken olduğunu söyleyebiliriz.

 

Türk mücevherine en çok hangi ülke ve bölgeler­den talep var? Bu talepler mevsimler olarak de­ğişim gösteriyor mu? İhracat için yeni pazar ara­yışları var mı? Bu konudaki çalışmalar nelerdir?

Yılın ilk dokuz ayında en çok ihracat sırasıyla BAE, ABD, Hong Kong, Irak ve İsrail’e yapıldı. Toplam ih­racatımızın yüzde 58’i bu beş ülkeye yapılıyor. Türk mücevher sektörü olarak Amerika’da büyük bir ih­racat atağı yaptık. Bu bölgede her geçen gün ivme kazanan ihracatımızı daha da artırmak istiyoruz. Ta­leplerde mevsim etkisi değil de daha çok dönemsel talep artışları rol oynamaktadır. Örneğin Noel öncesi siparişler artar ya da sektörün en önemli fuarları olan JCK Las Vegas, Hong Kong mart, eylül ve Vicenza ocak, eylül fuarlarından sonra siparişlerde artış eği­limi görülmektedir. Yeni pazar arayışımız her zaman devam ediyor. Dünya mücevher ihracatı 101 milyar dolar, bizim payımı 6.8 milyar dolar. Demek ki bu pas­tadan alacağımız daha çok pay var. O yüzden hedef pazarlarda bölge temsilcilikleri kurarak yoğun mesai harcıyoruz. Öncelikli olarak Meksika pazarına odakla­nıyoruz. Yılın ilk dokuz ayında Meksika’da toplam ih­racatımızı yüzde 88 artırdık. 120 milyon dolar ihracat gerçekleştirdik. Buradaki pazar payımızı genişletmek için daha fazla firmanın ihracat yapmasını teşvik edi­yor, ürünlerimizi daha fazla alıcıya ulaştırmak için yeni atılımlar gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda, birliğimi­zin 25 yıllık geçmişinde bir ilki gerçekleştirdik. Sek­törümüzü hedef pazarlarda tanıtma ve temsil etme, bulunduğu bölgedeki mücevher alıcılarını fuar ve heyetlerimize davet etme gibi görevler üstlenecek ilk bölge temsilcisinin atamasını Meksika’da gerçekleş­tirdik. Bundan sonraki adımımız ise Amerika’da Los Angeles ve Miami’ye de temsilci atamak olacak.

 

Pandemi sonrası mücevher ihracatında önemli bir artış gözleniyor. Pandemi, mücevher sektö­rüne yaradı dememiz mümkün mü? Türkiye bu ihracat artışını nasıl sağladı?

Pandemi tüm dünyayı etkileyen, lojistik ve ham­madde problemlerinin yaşandığı, dünya ticaretinin olumsuz etkilendiği bir dönemdi. Mücevher sektörü olarak ilk etkilenen sektörlerden olduk, altı aya yakın birçok işletme kapanmak durumunda kaldı. İlk şoku atlattıktan sonra pandemi dönemiyle biriken talebi karşılamak adına, bu krizin etkisinden çıkamayan ül­keleri de hedefimize koyarak çalışmalarımıza devam ettik. Böylelikle pandemi dönemini diğer sektörlere kıyasla daha hızlı toparlanarak geride bıraktık.

 

Türkiye’nin global pastadan aldığı payda oransal olarak nasıl bir değişim oldu? Bu pay arttı mı? Türkiye’nin dünya mücevher ticaretinden aldığı payı artırmak için MİB olarak neler yapıyorsunuz?

Son yıllarda mücevher ihracatımız büyük bir artış eğili­minde. Türk mücevher sektörü, dünya pazarında yüzde 5 pay ile ilk beş ülke arasında yer alıyor. Üretici ihracatçı ülkeler arasında ise ilk üçte yer alıyoruz. İtalya bir dö­nem sektörün lideri konumundaydı. Biz şu an önlerine geçmeye başladık. Bunun birçok sebebi olmakla birlik­te en büyük avantajımız daha hızlı ve uygun fiyatlı hiz­met vermemiz. İtalya’da yaptırmak istediğiniz ürünlerin dönüşü iki ay sürerken biz aynı ürünü yaklaşık bir hafta­da teslim edebiliyoruz. Şu anda tüm ülkeler Türkiye’nin sektörde ses getirdiğinin ve liderliğe doğru gittiğinin farkında. Bu anlamda mücevherde tahta çıkabiliriz. Sektörümüz bu potansiyele sahip. Çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz. Sektörümüzde hali hazırda ih­racat yapan firmaların yeni pazarlara girmesine katkıda bulunmak ve daha fazla firmanın ihracat yapmasını teş­vik etmek amacıyla, sektörümüzde bir ilke imza atarak, İstanbul’da Mücevher İhracatçıları Birliği Destek Ofisi’ni hizmete açtık. Küçük ve orta ölçekli firmalara rehber­lik hizmeti vermeye başladık. Bu çalışmanın etkisinin önümüzdeki dönemde ihracat rakamlarına yansımasını bekliyoruz. Öte yandan kadın ihracatçıların desteklen­mesi için özel bir Kadın Konseyi kurduk. Kadın girişimci sayısının artması, kadın ihracatçıların mevcut sorunları­nın tespit edilerek çözüme kavuşturulması, kadın giri­şimlerinin uluslararası fuarlara katılımının desteklenme­si gibi konularda projeler geliştirmek üzere çalışmalara başladık. Türk mücevherinin yeni pazarlara ulaşması ve hak ettiği konuma erişmesi hedefiyle de girişimlerde bulunuyoruz. Özellikle Meksika ve ABD pazarlarında varlığımızı güçlendirmek üzere adımlar atıyoruz. Tüm bu çalışmaların da etkisiyle yıl sonuna kadar güçlü so­nuçlar alma hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz.

Dünyanın en büyük beş mücevher fuarı arasın­da yer alan İstanbul Jewelry Show’un Türk ihra­catçılar açısından önemi nedir?

İstanbul Jewelry Show, bu yıl 52’nci kez kapılarını zi­yaretçilere açtı. 6-9 Ekim tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen fuarda, 120’yi aşkın ül­keden 23 binin üzerinde mücevher sektör profesyo­neli, bin firma ve marka ile bir araya geldi. Fuara ilgi bu yıl beklediğimizden de büyük oldu. Son yıllarda Türk mücevher sektörüne yönelik artan ilginin yan­sımasını bu fuarda da net bir şekilde görebiliyoruz. Fuar için yeni alıcılara ve pazarlara ulaşmak adına ça­lışmalar gerçekleştirdik. Fuar kapsamında dünyanın dört bir yanından davet ettiğimiz alıcıların Türk fir­malarla ikili görüşmeler gerçekleştirmelerini sağladık. 90 ülkeden alıcıları davet ettik, 700’e yakın katılım­cıyı ağırladık. Doğu Avrupa’dan Yakın Doğu’ya, Rus­ya’dan Kuzey Afrika’ya, Bağımsız Devletler Topluluğu ülkelerinden Orta Doğu’ya, sektörün önemli firma ve markalarını alıcılarla buluşturan fuarın, sektörümüzün gelişmesine ve büyümesine önemli katkıları olacaktır.

İhracatçı firmalarımız dünyadaki mücevher fu­arlarından hangilerine ilgi gösteriyor? Bu fuar­lar arasında bizim için en önemlisi hangisi?

Mücevher İhracatçıları Birliği olarak ihracatımızı ar­tıracak tüm önemli fuarlarda yer almak için çalışma­larımızı aralıksız sürdürüyoruz. Mesela geçtiğimiz ay aynı anda iki kıtadaki fuarlara milli katılım gerçekleş­tirdik. Hem Asya hem de ABD’nin en önemli fuarları­na çıkarma yaptık. 27-30 Eylül tarihlerinde gerçekle­şen dünyanın üç büyük mücevher fuarından biri olan Jewellery & Gem WORLD Singapore (JGW Singa­pore) fuarında, 64 firmanın katılımı ile Türk pavyonu yer aldı. Başta Hong Kong olmak üzere Asya ülkele­rine ihracatta önemli artışlar gerçekleştirmeyi hedef­liyoruz. Aynı zamanda 30 Eylül-3 Ekim tarihlerinde düzenlenen ABD’nin en büyük ikinci fuarı Jewelers International Showcase Fall – Miami (JIS FALL – MIAMI) fuarına ilk kez milli katılım gerçekleştirdik. Türk mücevher sektörünün 2022 yılında en çok ih­racat yaptığı ikinci ülke konumunda yer alan ABD’nin Miami şehrinde gerçekleşen ve ilk defa katıldığımız JIS FALL– MIAMI fuarı sektörümüz için önemli bir fuar. Buradaki pazar payımızı artırmamıza önemli katkıları olacağına inanıyoruz. Ayrıca JCK Las Vegas fuarında 76 firmamız milli katılım organizasyonumuz çatısı altında ve 30 firmamız da bireysel olarak katı­lım sağladı. Toplamda 106 firmamızla beraber rekor katılım gerçekleştirmiş olduk. Ocak ayında gerçek­leşecek Vicenzaoro fuarına milli katılım yapmak için çalışmalarımıza başladık. Önümüzdeki dönemde üç yıldır pandemi nedeniyle gerçekleşemeyen Jewellery & Gem ASIA ve dünyanın en büyük fuarlarından biri olan Jewellery & Gem WORLD fuarlarına geniş bir katılım için hazırlıklar yapıyoruz. Türk mücevherinin kalitesini uluslararası katılımcılara ve firmalara tanıta­rak yeni pazarlara ulaşmak için çalışmalarımızı aralık­sız sürdüreceğiz.

Türkiye olarak yıllık ne kadar mücevherat üreti­yoruz? Bunun ne kadarını ihraç ediyoruz?

Altı bin civarında üreticimiz var. Ülkemizde her sene yaklaşık 250 ila 300 ton altın mücevherat üretiliyor. Üretimin yüzde 30 ila 40’ı ise ihraç ediliyor.

Yurtdışından özellikle talep edilen ürünler han­gileri? En çok ihracatını gerçekleştirdiğimiz mü­cevherat hangisi? Son dönemde talep edilen ürünler arasında bir değişim yaşandı mı?

Türkiye en çok altından mamul ürünler ihraç etmek­tedir. Eylül ayı itibariyle, toplam ihracatın yüzde 80’i altından mamul mücevherci eşyası ve takıdan oluş­maktadır. TİM’in mücevher sektöründe ürün bazın­da yaşanan ihracat değişimlerini gösteren verilerine göre; eylül ayı itibariyle toplamda en çok ihracatı ya­pılan ürün grubu, 3,2 milyar dolarla ‘altından mamul mücevherci ve kuyumcu eşyası’ oldu. ‘İşlenmemiş veya yarı işlenmiş altın’ grubunda 403 milyon dolar ihracat gerçekleşti.

Altın gibi takılar özellikle düğünlerde çok fazla ta­lep görüyor. İnsanların yaşam tarzlarında son yıl­larda önemli değişikler meydana geldi. Örneğin artık insanlar evlenmek yerine birlikte yaşamayı tercih ediyorlar. Evliliklerin azalması sizin ihraca­tınızı nasıl etkiliyor? İlerleyen süreçte bu kaybın telafisi için alternatif düşünceleriniz var mı?

Evlilik aşamaları ve düğünler mücevher sektörü için elbette önemli ancak bu iç piyasayı daha çok ilgilen­diriyor ve bu konuda elimizde bir veri olmadığı için söyleyeceğimiz sadece yorumdan ibaret kalacaktır. Diğer taraftan, bahsettiğiniz yaşam tarzlarındaki değişiklik ihracatımızı etkilediğine dair bir veri yok. Önce de belirttiğimiz gibi ihracatımız sürekli yükseliş trendinde.

İhracatta 2023 hedefleriniz neler?

Sektörde 35 bin kuyumcu ve gece gündüz demeden çalışan 6 bin üreticimiz var. 2022 yılında aktif ihracat­ta bulunan üye sayımız şu an bin firmaya ulaştı. Gö­reve geldiğimizden beri hedefimiz ihracatçı sayısını 2 bin üye firmaya çıkarmak. Yaptığımız çalışmalarla da bunu destekliyoruz. Sektörümüzün her sene 400 ton altını ve 200 ton gümüşü işleyerek mücevhera­ta dönüştürecek kapasitesi var. Ancak maalesef bu kapasitenin tamamı kullanılamıyor. Üretim kapasite­sinden daha fazla yararlanabileceğimiz ve girişimcilik potansiyelini artırabileceğimiz projeler üzerinde çalı­şıyoruz. Hayata geçirdiğimiz ve üzerinde çalıştığımız projelerimiz tamamlandığında, Türk mücevherinin dünyadaki konumu büyüyecek ve sektördeki liderlik hedefimize bir adım daha yaklaşacağız.

KAPALIÇARŞI’YA FARKLI BAKIŞ ŞART

Başkanlığa seçilirken ‘İhracatı tabana yaymak, 1000 ihracatçı sayısını 1500-2000’e çıkarmak’ hedefiniz vardı. Bu konuda ne tür adımlar attınız?

Türk mücevher sektörünün global ağını büyütmek amacıyla seçildiğimiz günden beri ben ve yönetim kurulundaki arkadaşlarımız çalışmalarımızı gece-gün­düz demeden sürdürüyor ve vaatlerimizi sırasıyla ye­rine getiriyoruz. Mücevher İhracatçıları Birliği (MİB) olarak sektörde bir ilke imza atarak, İstanbul’da Mü­cevher İhracatçıları Birliği Destek Ofisi’ni hizmete aç­tık. Mücevher İhracatçıları Birliği Destek Ofisi; ihracat danışmanı, teşvik danışmanı, mali müşavir, gümrük müşaviri ve hukuk danışmanlarından oluşan geniş bir ekiple sektöre ihracat için destek verecek. Yönetim kurulu olarak yeni görevimize başlarken, sektörümü­zün ihracatını artırma hedefiyle tüm üye kuruluşları­mıza destek olacağımızın sözünü vermiştik. Gerekli çalışmalarımızı hızla tamamlayarak sektörümüz için bir ilki hayata geçirdik. Mücevher İhracatçıları Birliği Destek Ofisimiz tam donanımlı bir şekilde hizmete açıldı. Sektörümüzde hali hazırda ihracat yapan fir­maların yeni pazarlara girmesine katkıda bulunmak, daha fazla firmanın ihracat yapmasını teşvik etmek için elimizden gelen desteği vermeye hazırız.

Bir söyleşişinizde “Türkiye’nin nabzının Kapalı­çarşı’da attığına inanıyorum. Eğer ihracatın önü­nün açılması isteniyorsa, Kapalıçarşı’nın önünün açılması gerektiğini düşünüyorum” demiştiniz. Kapalıçarşı’nın önünün açılması söyleminden kastınız nedir?

Kapalıçarşı kuyumculuk sektörünün büyüdüğü yer. Sektörümüz yabancı alıcılarla ilk kez burada karşılaş­tı, gelen taleplerle kendini bu alıcılar sayesinde ge­liştirdi. Turistik satışın adeta merkezi oldu. Buradaki üreticiler ihracatı öğrenerek sektörü dünya pazarları­na açtı. Bu kadim pazaryeri aynı zamanda bir kültür mirası. Biz Kapalıçarşı ve etrafının farklı bir bakış açı­sıyla yönetilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Trafiğin­den, peyzajına, güvenliğinden ulaşımına bu bölgenin özel bir bölge olduğu bilinci ile yönetilmesi gerekir. Burada somut öneriler getirmek yanlış olur, devleti­mizin ilgili birimleri çalışarak en doğru çözümleri ve Kapalıçarşı’yı dünyanın ilgi noktası haline getirecek önlemleri bulacaktır. Biz diyoruz ki burası bir değer, bir kültür mirası ve İstanbul’un diğer semtlerine ba­kıldığı gibi bakılmamalı. Bu yaklaşımı benimsediğimiz zaman Kapalıçarşı’nın da önü açılacaktır.

Eklemek istedikleriniz…

Dünyada üretici ihracatçı ülkeler arasında ilk üçe gir­meyi başaran ülkemizin bu ivmeyi koruması için yeni nesil insan kaynağına ihtiyacımız var. Türkiye’deki genç nüfusun bize sağladığı avantajı değerlendire­rek, yetenekli, yaratıcı, ufku geniş, dünyayı ve trend­leri bilen yeni nesil insan kaynağımızı yetiştirmenin önemini çok iyi anlayabiliyoruz. Geleneksel usta-çı­rak ilişkisiyle yetişen eleman sayısının yetersizliğini ve erken yaşta iş hayatına girmek istemeyen ancak kuyumculuk sektörüne ilgi duyan gençlerimizin kay­gılarını gidermek için önemli girişimler yaptık. Milli Eğitim Bakanlığı ile yoğun görüşmeler gerçekleştire­rek 2019 yılında örgün öğretimden kaldırılan mesleki ve teknik Anadolu liselerinde Kuyumculuk Teknoloji­si alanını yeniden açılmasını sağladık. Bu alanda sek­törümüze ilgi duyan gençlerimizin hem teorik hem de pratik eğitimlerine destek oluyoruz. Kuyumculuk Teknoloji alanındaki öğretmenlerimizle görüştüğü­müzde bu girişimden sonra bölüme ve kuyumculuk sektörüne olan ilginin arttığını ve öğrencilerin bö­lümden çok memnun olduklarını dile getirdiler. Bu sayede globalde Türkiye markasını hak ettiği yere taşıyacak olan kuyumculuk eğitimi alan gençlerimizi iş garantili, parlak bir gelecek bekliyor.