Mücevher hem mesleğim hem hobim

Ariş Pırlanta’nın patronu Kerim Güzeliş, ömrünü sarraflığa vakfetmiş bir isim. Kendi ifadesiyle 6 yaşından beri mesleğin içinde bir “alaylı”. Sadece satış ve pazarlamayla ilgilenmiyor. Tasarım da yapıyor. Mücevherin her aşamasının içinde. Kerim Güzeliş’le Ariş’in serüvenini ve mücevher tutkusunu konuştuk.

Mücevher hem mesleğim hem hobim
Ariş Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş

Ariş Pırlanta’nın patronu Kerim Güzeliş, ömrünü sarraflığa vakfetmiş bir isim. Kuyumculuk dede mesleği. 1890’lı yıllarda Mardin’de küçük bir atölyede temelleri atılan Ariş’in hikayesi telkari ustası babası İlyas Güzeliş’le İstanbul’a taşınıyor. Kerim Bey'in bayrağı devralmasıyla da markalaşma serüveni başlıyor. 1952 Mardin doğumlu Kerim Güzeliş, kendi ifadesiyle 6 yaşından beri mesleğin içinde bir “alaylı”. İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Sadece satış ve pazarlamayla değil mücevherin sanat kısmıyla da ilgili. Tasarım yapıyor. Dünya trendlerini yakında takip ediyor. Mücevherin her aşamasının içinde. Ariş Pırlanta Yönetim Kurulu Başkanı Kerim Güzeliş’le Ariş’in serüvenini ve mücevher tutkusunu konuştuk:

MURAT CEM

Ariş, yüz yılı aşkın hikayesi olan bir şirket. Türkiye’de çok az örneğine rastladığımız bir devamlılık söz konusu. Ariş’in temelleri nasıl atıldı?

Ariş, temelleri 1890’lı yıllarda Mardin’de küçük bir atölyede atılmış, yıllar içinde gelişmiş, kurumsallaşma ve markalaşma yolunda büyük adımlar atarak mücevher sektörünün büyük markalarından biri haline gelmiştir. Mardin’de başlayan yolculuğumuz 1959 yılından itibaren İstanbul’da devam etti. Biz ikinci kuşak olarak piyasanın yoğun talebini keşfettik. Daha fazla katma değer getiren işleri araştırdık ve küçük çapta toptancılığı oluşturduk. Çünkü hazır mal bulundurmak pazarlamada önemli avantaj sağlıyordu. 1977’de ise çıtayı daha da yükselttik; o yıllarda Türkiye’de pırlanta pazarı henüz oluşmamışken, talebin oluşacağını fark ederek pırlantaya yöneldik. Kısa sürede pırlanta konusunda uzmanlaştık. 1984’te resmi olarak Ariş ismini alarak, Nişantaşı’nda o dönemin ilk ve en büyük konsept mücevher mağazasını açtık. Markalaşma sürecimiz böyle başladı. Tüm bu yolculuk süresince ödün vermediğimiz noktaların başında; daima yenilikçi olmak, fark yaratmayı hedeflemek ve kurumsallaşmayı sindirerek adım atmak gelir. Adım atarken yenilikçiliği ve farklı olmayı gözetirseniz zaten zamanın dinamiklerini de yakalamış olursunuz. Bizim marka yolculuğumuzda yenilikçilik ve elbette öncü olmak her zaman önde gelmiştir. 

Sizin mücevher tutkunuz nasıl başladı? İşe nasıl dahil oldunuz?

Çok küçük yaşlardan itibaren okuldan arta kalan zamanlarda dedemizden babamıza geçen kuyumculuk mesleği ile ilgili tüm ince detayları öğrendim. 6 yaşında henüz okula bile başlamamışken Mardin’de kuyumculuk mesleğine adım attım. 50’li yılların sonunda ailece geldiğimiz İstanbul’da eğitimimden arta kalan zamanlarda bir yandan da kuyumculuk mesleğinin tüm detaylarını öğrenmeye çalıştım. İstanbul Üniversitesi o dönemdeki adıyla İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi mezunuyum. Eğitimimi tamamladıktan sonra dedemizin 1900’lerin başında temellerini attığı mücevher geçmişimizi daha da ileriye taşımak adına Ariş Pırlanta’nın kurumsallaşma ve markalaşma çalışmalarını başlattım. Mücevher hem mesleğim hem de en çok sevdiğim hobim...

Çocukken başka bir meslek hayaliniz var mıydı?

Öğretmen olmayı çok isterdim ama eminim öğretmenlik mesleğini yapıyor olsaydım da sanatla, üretimle ilgili bir şeylerin eksikliğini hissederdim. Bu arzumu iş yaşamım boyunca öğrenirken bir yandan da öğreterek gidermeye çalıştım. 

Kuyumculuk ve mücevher işinde alaylı mı mektepli misiniz?

Çocukluğumdan itibaren bu işin içinde olduğum ve mesleği tüm incelikleriyle görerek, uygulayarak öğrendiğim için alaylı diyebiliriz. 

Güzeliş Kuyumculuk’u Ariş olarak değiştiriyorsunuz? Ariş’in anlamı nedir?

1984 yılında kurumsallaşma yolunda adım atarak Güzeliş ile özdeş kelime olan; Türkçe'de temiz, pak iş anlamına, Arapça’da gelin anlamına geldiğinden dolayı Ariş ismini seçtik. İlk mağazamızı Nişantaşı’nda açtık. 

KADINLARIN TERCİHİ PIRLANTAYA EVRİLDİ

Pırlantanın tarihi Türkiye’de yeni sayılır. Siz pırlanta işine ne zaman girdiniz? 

1972’de de kendi işimi kurdum. Kendi işimi kurduktan sonra 1977 yılına kadar altınla uğraştım. O zamanlar sektörde ciddi haksız rekabet vardı. Herkes altın işiyle uğraşır olmuştu. Ben de babamın ‘herkesin yaptığı işi yapma, farklı bir iş yap’ tavsiyesine uyarak mücevherci olmaya karar verdim. O yıllarda Türkiye’de pırlanta pazarı henüz oluşmamışken, talebin oluşacağını fark ederek pırlantaya yöneldik. Kısa sürede pırlanta konusunda uzmanlaştık.

Türkiye’de pırlantaya talep nasıl? Son yıllardaki enflasyonist ortam satışları etkiledi mi? Tüketici profili değişiyor mu?

Son 20 yıldır tüketicinin pırlanta algısı değişim göstermekte. Bundan 30 yıl önce evlilik teklifinin olmazsa olmazı tektaş değildi ama bugün her teklifte mutlaka tektaş alınıyor. Kadınların takı tercihi daha altın ağırlıklı iken bugün pırlantalı mücevherler rağbet görüyor. Bu algının oluşmasında sektördeki rekabetin etkisi büyük. Sektörün pek çok oyuncusu bu işin içine girdi ve herkes bir şekilde ürün ve fiyat yelpazesi sundu tüketiciye. Dolayısıyla pırlanta yaygınlaşmış oldu. Biz Ariş Pırlanta olarak mücevherde gerçek kalite doğru fiyat vizyonuyla yola çıktık. Her bütçeye uygun, kalitesinden ödün verilmemiş, fiyatı en gerçek haliyle ürünler sunduk. Burada dikkat çekmek istediğim bir nokta da şu; Ariş olarak hiçbir zaman gerçekçi olmayan indirimler, bir alana bir bedava gibi mücevherle bağdaşmayan kampanyalar, güven sarsan uygulamalar, hediyenin reklamını öne çıkarma gibi yöntemler kullanmadık. Her bütçeye uygun seçenekleri, pırlantanın gerçek kalitesiyle ve en doğru fiyatla sunmayı ilke edindik. Bu tüketici de güven duygusunu tesis eden en önemli özelliğimiz olmuştur.

Yurtdışı pazarında nerelerde varsınız? Dünyada ilk 10’a girmeyi ve 2025’e kadar yurtdışında 25 mağaza açmayı hedefliyordunuz. Bu konuda nasıl mesafe aldınız?

2015 yılında çizdiğimiz yol haritasına göre ilk 10 yıl içinde Avrupa’da konumlanma, ikinci on yılda ise dünyada bilinir bir marka olma hedefimiz var. Bu hedefe uygun oluşturduğumuz stratejilerle yola devam etmekteyiz. 2016 yılının Aralık ayında Almanya’da Berlin şehrinde bir mağaza açtık. 2019 yılından bu yana Almanya’da şubeleşme, satış noktalarını artırma çalışmalarımız devam ediyor. Tabii pandemi etkisiyle planlarımızda 5 yıla yayılan güncellemeler söz konusu oldu. Hollanda, Avusturya ve Türki Cumhuriyetler ile bağlantılarımız oluştu. Almanya, Hollanda, Avusturya, Türki Cumhuriyetler çalışmalarımızın başladığı ve devam ettiği ülkeler. Hedef ülkeler arasında Amerika ve Arap ülkeleri bulunuyor. Hedef ülkeleri belirlerken pazarın durumu, demografik yapı gibi kriterlerle seçim yapmaktayız. Araştırmalarımız sonucunda hedef pazarların uygun olduğunu gördük. Yurtdışı ile ilgili hedeflerimiz doğrultusunda ilerlemekle birlikte son üç yılda pandemi süreci nedeniyle ötelediğimiz, ertelediğimiz adımlarımız söz konusu oldu. Planlarımız içinde mevcut mağazamızın bulunduğu Almanya’da ve Irak Erbil’de ikinci mağazalar ile Hollanda, Avusturya, Katar, Kuveyt, ABD gibi ülkelerde mağaza açmak bulunuyor.

PARMAK İZİNİZ MÜCEVHERE DÖNÜŞÜYOR

Sizin de tasarım yaptığınızı biliyoruz. Ariş’in tasarımları nasıl ortaya çıkıyor? Koleksiyonların bir hikayesi var mı?

Tasarım süreci tüm ekibimizin katkısıyla devam eden bir süreç diyebiliriz. Trendler, tüketici eğilim ve tercihleri, yenilikçi ve öncü yönümüz gibi tüm unsurlar yaratım sürecini etkiliyor. Sürecin başlangıcı farklı alanlarda araştırmaya dayanıyor. Sosyolojik ve kültürel gelişmeleri izlemek, tüketici davranışlarının nabzını tutmak, kıyafetten çantaya, saçtan kozmetiğe aklınıza gelebilecek direkt ya da dolaylı ilişkili tüm alanlarda trendleri takip etmek mücevherin fikir aşamasından kullanıcıya ulaşmasına kadar geçen süreçte en önemli unsurlar. Tüm bu süreçte, araştırmacı olmayı, farklı olanı keşfetmeyi, kaliteden ödün vermemeyi ve tüketici beklentilerini karşılayabilmeyi daima ön planda tutuyoruz. Ariş Pırlanta temellerinin atıldığı ilk günden bu yana yenilikçi bir anlayışla yönetilmektedir. Tüketiciyle kurduğumuz bağın varlığı ise bu anlayışın bir sonucu olarak başlı başına bir etken. Her beğeniye ve bütçeye uygun seçeneklerimizle ve hizmet kalitemizle tüketicinin duygularına en iyi şekilde hitap etmek başlıca amacımız olmuştur. Bu doğrultuda hazırlanan ürünlerimiz ve koleksiyonlarımız da hikayesi olan, duygusal anlamı olan çalışmalardır. Tüketicinin Ariş’te kimi zaman kendi hikayesinden bir şeyler bulduğunu kimi zaman da hikayesini Ariş’le tamamladığını görüyoruz. Ariş’i öne çıkaran en önemli özellik, mücevheri kişiselleştirmeyi başarabilmesidir.  Bunun en güzel örneklerden biri Parmak İzi koleksiyonumuz. Dünya üzerindeki her insanın parmak izi birbirinden farklıdır. Tıpkı sizin gibi dünyada tek olan parmak iziniz özel bir teknikle eşi olmayan bir mücevhere dönüşüyor ve nesiller boyu kalıcı bir hatıra haline geliyor. Parmak izini, dişi mücevher haline getiriyoruz. Ya da tamamen size özel, sizin için anlam taşıyan sembollerin yer aldığı tasarımlar yapıyoruz. Kişiselleştirilmiş mücevher marka olarak farklılaşmanızı ve ayrışmanızı sağlayan en önemli unsurların başında geliyor. Yine farklı kültürlerin izlerini taşıyan ve her bir parçası ayrı hikâye taşıyan Semboller Koleksiyonu, 4Element, Çakra, Anne Çocuk, Yaprak, Meleklerin Işığı Koleksiyonu, Habbe gibi koleksiyonlar hikayesi olan ve kullanıcısının kendi hayatıyla özdeşleştirebileceği tasarımlardan oluşuyor. 

Tasarım eğitimi aldınız mı?

Küçük yaşlardan itibaren mesleğin içindeyim. Hammaddeyle, malzemeyle, ürünle ilgili çok fazla detaya hakim olduğum için bu konuda da mesleğin içinde şekillenmiş oldum. Sanat dallarına eğilimim ve ilgim de bu alanda gelişmemi sağladı. 

"1972’de kendi işimi kurdum. Kendi işimi kurduktan sonra 1977 yılına kadar altınla uğraştım. O zamanlar sektörde ciddi haksız rekabet vardı. Herkes altın işiyle uğraşır olmuştu. Ben de babamın herkesin yaptığı işi yapma, farklı bir iş yap’ tavsiyesine uyarak mücevherci olmaya karar verdim."

Teknoloji, yapay zeka her geçen yıl kendini geliştiriyor. Teknoloji mücevher-pırlanta sektöründe nasıl karşılık buluyor? 

İçinde bulunduğumuz dönemler şirketlerin dönüşüm programlarını hızlandırmaya yönlendiriyor. Dijitalleşme, sürdürülebilirlik gibi ajandamızda yer alan maddelere doğrultusunda yeni büyüme fırsatlarının tespit edilmesi, geleceğe uygun büyüme modeli stratejimizin uygulanması konusunda planlamalar yapıyor, kararlar alıyoruz. Teknolojik gelişmeleri her zaman takip eden, uygulayan bir marka olarak dünya markası olma hedefimizden ayrılmadan çalışmaktayız. Bu doğrultuda AR-Ge yatırımlarımız, dijital dönüşüm çalışmalarımız, araştırmalarımız devam ediyor. Kaliteli ürün, kaliteli hizmet anlayışımızdan vazgeçmeden, tüketici tercihlerinin nabzını tutan, verimli stratejilerle gerek çalışanlarına gerek iş ortaklarına kazançlı olanaklar sunan çevreye duyarlı bir marka olarak geleceğe uzanmayı hedefliyoruz. 

Pandemi süreci tüketiciyi online alışverişe yöneltti. Bu mücevher satışlarına ve Ariş’e nasıl yansıdı? 

Pandemi süreci alışkanlıkların değiştiği, dengelerin bozulup yeniden kurgulandığı yepyeni bir dönem oldu. Dünyamızın, insanlığın, çoğumuzun önemsemediğimiz kaynakların önemini kavradığımız, farkındalıklarımızın arttığı,  içimize döndüğümüz ve keşfettiğimiz bir süreç yaşadık, yaşamaktayız. Dünyada dijital dönüşümün hızlandığı, ekonomik düzenin, şirketlerin, iş yapma modellerinin online dönüşüme hizmet edecek şekilde evrildiğini görüyoruz. Tüketici davranışlarında ve iş süreçlerinde değişim trendlerini hızlandırdı. Dijitalleşme artarak devam edecek. Her şeyden önce buna yönelik çalışmaların devam etmesi hızlandırılması gerekiyor. Şirket olarak uzun yıllara dayanan deneyimimizi vizyoner bir bakış açısıyla harmanlayarak yenilikçi bir yaklaşımı esas almaktayız. Dolayısıyla geleceğe yönelik planlarımızda dijitalleşme, sürdürülebilirlik, verimlilik, çevre duyarlılığı gibi başlıklar ilk sıralarda yer alıyor. 

Ariş’i diğer pırlanta markalarından ayıran nedir? Kendinizi nasıl tanımlarsınız?

En önemli özelliğimiz yeniliği farklılığı ön planda tutmamız. Bir kere daima farklı ürün yapmayı hedefliyoruz. Daima fark yaratıyoruz. Yani standart yapılmış bir şeyi veya başkasının yaptığı bir işi kesinlikle yapmayı kabul etmiyoruz. Ne yapacaksak farklılık yaratıyoruz. Eğer klasik bir tektaş yapacaksak bile kolları daha başka bir yapıda olmalı veya cilası daha değişik. Kendimizden güzellik katmadan onu piyasaya çıkartmıyoruz. Yani en klasik şeyden bahsediyorum. Kaldı ki biz genelde hep yapılması imkansız gibi görülen şeyler yaptık. Pek çok konuda ilklerimizle sektörümüzün öncüsü olduğumuzu ve sektörümüzde adeta bir okul olduğumuzu söyleyebilirim. İlk günden bu yana bizim bünyemizde yetişen pek çok çalışanımız daha sonraları sektörde başka firmaların kurulmasında rol oynamış, gelişmelerini sağlamıştır. Sektörde ilk reklam ve tanıtım çalışması, ilk mağaza, ilk fuar katılımı, ilk defile, ilk e-ticaret sitesi gibi adımlarımız sektörümüzün gelişmesine de katkı sağlayan adımlardır. Bizi rakiplerimizden ayıran en önemli unsurlardan biri de yukarı da bahsettiğim inovatif koleksiyonlarımızdır.

2022 Ariş için nasıl geçti?

2022 yılı Ariş için iyi geçti diyebiliriz. Geride bıraktığımız 2.5-3 yıla pandemi damgasını vurdu. Pandemiyi her ne kadar geride bırakmış olsak da o dönem, küresel ekonomide yeniden yapılanmalara yol açtı. 2022 bu anlamda bir toparlanma yılı oldu. Tabii ki her şey düzeldi, iyileşti diyemeyiz ancak bu toparlanma süreci bittiğinde yeni bir düzen söz konusu olacak. Pandeminin tüm dünyada yarattığı bir işsizlik, tüketim alışkanlıklarının değişmesi gibi etkileri var. Bu doğrultuda ekonomide, yeniden şekillenmekte olan dünya düzenine göre değişiklikler olacak. Tabii ki dünyanın pek çok ülkesi gibi ülkemize de yansımaları oldu. Gerek istihdam kayıpları gerekse TL’nin durumu, enflasyon gibi unsurlarla Türkiye açısından 2021 ve 2022 yılları bir geçiş dönemi gibi oldu. Geçtiğimiz yaklaşık 1,5 yıl içinde pandemi dönemi ve sonrasında durgunluk yaşayan tüm sektörler, genel konjonktüre bağlı olarak piyasaların açılması, seyahat engellerinin kalkması, ticari dolaşımın normalleşme sürecine girmesi, turizmin hareketlenmesi gibi pek çok olumlu gelişme ile hareketlendi. Çin’e uygulanan ticari ambargo Türkiye lehine çalıştı. Pandemi sonrası normalleşme dönemi ile birlikte toparlanma süreci başladı, bu anlamda 2022 bu sürecin devamı oldu. Kuyumculuk sektörü için 2023 yılının daha iyi geçeceğine inanıyorum.