45 yıl sonra kazandığı üniversiteyi birincilikle bitirdi
Genç kızlığında hayallerini ve tahsilini terk etmek zorunda kalan Zişan Sevinç, 45 yıl sonra yeniden üniversite sınavına girdi. İstanbul Altınbaş Üniversitesi Kuyumculuk ve Takı tasarımı bölümünü kazandı. İki yıllık eğitimini tamamlayıp 98 ortalamayla okul birincisi olarak mezun oldu. O artık mücevher tasarımcısı... Zişan Hanım’la okul hayatını ve mücevher tutkusunu konuştuk.
MURAT CEM
“Hiçbir zaman geç değil!”
Slogan gibi duran bu motivasyon cümlesiyle sıkça karşılaşmışızdır. Ünlü Rus yazar Tolstoy’un 67 yaşında bisiklet sürmesini öğrenmesi örnek olarak verilir ve “Öğrenmenin yaşı yok” diye devam eder cümle. Zişan Sevinç bu cümlenin canlı bir örneği olarak karşımızda duruyor. İlham verici hikayesini dinlemek üzere evine misafir oluyoruz.
Heyecanlı, ışıltılı, enerjik bir kadın karşılıyor bizi. Denize bakan evin duvarlarında akıp giden zamandan kurtarılmış mutlu, güzel anlara dair fotoğraflar gülümsüyor. Özenle çerçevelenmiş iftihar, takdir belgeleri… Bu belgelerden birisinde “Hatice Zişan Sevinç, 2020-2021 Akademik Yılı Altınbaş Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Birinciliğinizi tebrik ederiz.” yazıyor.
Cübbeli, kepli mezuniyet fotoğraflarını gösterirken aynı zamanda okul birincisi olduğunu vurguluyor. Üniversitenin kurucusu İmam Altınbaş’ın “Siz bizim okulun yıldızısınız. Gençlerimiz sizin ışığınızdan yürüyecekler” sözlerini aktarıyor gururla.
Yazılmayı hak eden bir başarı hikâyesinin kahramanı Zişan Hanım. 45 yılı aşmış mutlu bir evliliği var.
Emekli albay eşi. 2 çocuk annesi.
3 torunun da babaannesi.
Phantom uçağı pilotu olan eşinin görevi sebebiyle Kayseri, Eskişehir, Malatya gibi illerde Almanya, Yunanistan gibi ülkelerde bulunmuş.
Çocuklarını büyütüp evlendirip torun sahibi olunca içindeki üniversite aşkı depreşmiş. Girdiği ilk sınavda İstanbul Altınbaş Üniversitesi, Kuyumculuk ve Takı Tasarımı bölümünü burslu olarak kazanmış.
İÇİMDE BİR ORMAN YANGINI….
Üniversite okumak azminin genç kızlığına kadar uzanan bir tarihi var:
“İzmir Kız Lisesi’ni bitirdim. Aynı yıl üniversite sınavına girip kazandım. Fakat babamın işleri bozulduğu için ben okula devam edemedim. İş Bankası’nda çalışmaya başladım. 18 yaşında aile reisi olmuştum. Eve baktım. Kardeşlerimin eğitim masraflarını karşıladım. Üniversite okuyamamak içimde bir orman yangını... Hiç sönmedi. Ne zaman üniversite bahse geçse içim cız eder, burnumun direği sızlardı…”
O içindeki “orman yangınını” söndürme fırsatını bulduğunda oğullarının “anne üniversite okumak da nereden çıktı? Sen torunlarına bak” sözleriyle karşılaşır Zişan Hanım. Bu tepkiler şevkini kıramaz. Kararında ısrar eder ve eşinin desteğini alarak okula başlar.
Okulun ilk günü yaşadığı heyecanı unutamıyor.
Çoğu 2 bin doğumlu olan sınıf arkadaşlarının kendisini hoca sandığını anlatıyor. Aynı şekilde derse giren hocalardan da sıkça “Hocam hangi derse giriyorsunuz?” sorularına muhatap oluyor ilk başlarda. Daha sonra öğrencilerin ve hocaların çok sevdikleri “Zişan abla”ları olur. Sınıf arkadaşlarından bahsederken “Hepsi benim evladım gibi oldular” diyor.
HER GÜN 45 KİLOMETRE YOL GİTTİM
Evi Sarıyer’de üniversite binası da Bağcılar’da olduğu için her gün 45 kilometre yol kat eder kula gitmek için: “Okula erkenden gidiyorum, hava daha yeni aydınlanmış oluyor. Evden hazırladığım kahvaltımı yapıyorum. Termosumda çayım, kahvem... Atıştırmalıklar her daim yanımda. Sonra kantinci hanımlar geliyor. Sonra hocalar…” Otuz kişilik sınıfın en çalışkan öğrencisidir. Kendi ifadesiyle “derse susamıştır.” Hocaların her dediğini not tutar. Sonra bu notları geceleri temize çıkar. Sınav zamanı sınıf arkadaşları Zişan ablalarının notlarıyla sınava hazırlanır.
İkinci sene başlayacakken pandemi sebebiyle uzaktan eğitime geçilir. Eğitimini o yıl dondurur. Sebebini şöyle açıklıyor: “Ben 46 sene sonra üniversiteye kavuşmuşum. Her gün gidip geliyorum. Hocalarımdan arkadaşlarımdan ayrı düşmek istemedim. Hem atölye işleri uzaktan öğrenilecek gibi değil. Pandemi bitti okul açıldı ben tekrar başladım.”
Kuyumculuk ve takı bölümünde sanat tarihi, gemoloji, takı tasarımı, bilgisayar destekli tasarım, temel sanat eğitimi, değerli taşlar, mücevher, metal uygulamaları, desen, İngilizce gibi dersler yer alıyor. Zorlandığı konularda özel ders alarak bu açığı kapatıyor. Bilgisayar ortamında tasarım -matrix eğitimi- bunlardan biri. “Çuval dolusu para” dökmüştür. Yine aynı şekilde özel İngilizce dersleri alıyor. Okula başlamadan önce imleci kullanırken bile zorlanan Zişan Hanım derslerin sonunda bilgisayarda üç boyutlu tasarımlar yapmaya başlıyor. Gece yarılarına kadar çalışarak 98 ortalamayla okuldan mezun oluyor.
BİR GÜN RÜYASINDA KRALİÇE ELİZABETH’İ GÖRÜR…
Onun mücevhere olan tutkusu gördüğü bir rüyayla başlıyor.
Henüz 19 yaşında genç bir kızdır.
Yer: İngiltere
Mekan: Buckingham Sarayı. Uluslararası üst düzey konukların bulunduğu muhteşem bir balo... Kraliçe Elizabeth başında kraliyet tacı ve görkemli balo kıyafetiyle konukları arasında. Kadınlar çok zarif. Olağanüstü tuvaletleriyle smokinli beylerin kolunda. Reverans yaparak kraliçeyi selamlıyorlar. Balo salonunun tavanı, gökyüzündeki melekler freskleriyle süslü. Yüksek tavandan sarkan, murano kristallerinin ışığı altın tozları gibi. Rüyasında bu balonun koordinatörü ve sorumlusu olan Zişan Hanım’ı Kraliçe Elizabeth yanına çağırtır.
"Majesteleri beni emretmişsiniz. Buyurun efendim."
Kraliçe büyük bir samimiyetle kapalı tuttuğu sol avucunu ona uzatır.
"Bu senin..." der ve avucunu açarak minik bir şeyi onun eline bırakır. Kraliçenin avucuna bıraktığı defne dalı şeklinde yaprakları pırlantalarla bezeli bir yüzüktür. Yüzüğü sol yüzük parmağına takar.
Saat alarmının çalmasıyla gerçek hayata döner.
RÜYA YÜZÜK EN BÜYÜK HAYALİ
Gördüğü rüyadan yaklaşık bir ay sonra eşiyle tanışır ve evlenir. O defne dalı şeklindeki yüzüğe ise hiç sahip olamaz. Ama kraliçenin armağanı yüzük zihninde capcanlı onunla yaşar.
Zişan Hanım, defne dalı şeklindeki o yüzüğü kendisi tasarlayacağı için çok mutlu. Bir de hayali var.
Defne dalı şeklindeki yüzük dört halkalı yapboz gibi olacak. O yaşadığı sürece kendisi kullanacak. Bu yüzük daha sonra iki gelinine kalacak. Onlar da çocuklarının nişanında, babaannelerinin yadigarı, özel tasarım yüzüğü gelinlerine, kızlarına takacak. Rüya yüzük yeni nesillere intikal ederek, ailenin genişlemesi ve çoğalmasına dair bir simge olacak.
HAYATIN HER DÖNEMİNDE SANATLA İÇE İÇE
Artık o bir mücevher tasarımcısı. Kendi markasını yaratmak en büyük hayali. Gece gündüz koleksiyonu için çalışmayı sürdürüyor. Kapalıçarşı artık ikinci evi gibi. Orada beraber iş yaptıkları ustaları var. Kendine ve yakınlarına yaptığı tasarımları saymazsak ilk işini komşusu da olan haber sunucusu Erkan Tan’a yapmış.
Mücevher tasarımı bölümünü seçmesi boşuna değil. Sanatçı bir kişiliği var. Bunu evin her köşesinde görmek mümkün. Duvarda kendi yaptığı resimler asılı… Bir dönem cam mozaik, vitray çalışmaları yapmış. “Hayatımın her döneminde sanatla iç içe oldum. Hiçbir şey yapamasam dikiş dikerim, örgü örerim.” diyor.